İnsanlar sizin hakkınızda ne düşünüyor?

Çok kalabalık bir lokantada, sipariş vermek için bekliyorsunuz. Fakat garson sizi 15 dakikadır görmüyor.

Garsona seslenerek el sallar, dikkatini çekmeye çalışırsınız.

Bir daha yanınızdan geçtiğinde nazikçe gülümser ve kibarca artık sipariş vermek istediğinizi söylersiniz.

Beklemeye devam edersiniz. Nasıl olsa bir ara sizi görüp gelecektir.

Haksızlık...

... sert bir biçimde cezalandırılmalıdır.

... değiştirilemez, en mantıklısı göz yummaktır.

... karşısında elinizden hiçbir şey gelmez.

Çok keyifsiz bir gününüzdesiniz...

Sinirinizi gizlemeye çalışmaz, neye sinirlendiyseniz belli edersiniz. Böylece keyfiniz tekrar yerine gelir.

Sıkıntınızı sadece yakın arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Neşeli halinize geri dönmeniz biraz uzun sürebilir.

Kendi kendinizi dinler, keyfinizi kaçıranın ne olduğunu çözersiniz. Keyfiniz zaten çok çabuk yerine gelir.

En samimi kız arkadaşınız kuaförde saçlarını yaptırmış, fakat çok kötü görünüyor. Ona ne dersiniz?

"Kuaföre mi gittin? Çok hoş olmuş" diyerek arkadaşınızın moralini bozmamaya çalışırsınız nasılsa olan olmuştur.

"Hala en yakın arkadaşımsın" diyerek, hoş bir şekilde beğenmediğinizi anlatırsınız.

"Eski saçların daha güzeldi" diyip net bir şekilde beğenmediğinizi ona söylersiniz.

Dostane ama sizi sürekli lafa tutan komşunuz, çok aceleniz varken size merdivenlerde rastlarsa...

Onu sabırla dinler, lafını kesmezsiniz. Elbet bir ara diyecekleri bitecektir.

Kibarca çok aceleniz olduğunu söyler, hızlı adımlarla uzaklaşırsınız.

Konuşmayı çabucak bitirmesi için kestirme laflarla cevap verir, sizi lafa tutup engellediğini tavırlarınızla belli edersiniz.

Kayınvalideniz yaş gününüzde size çok zevksiz bir kazak hediye etti...

Mutlaka teşekkür edersiniz, ama kazağınız dolabınızın en alt çekmecesinde yerini alır.

Hemen içine bakıp, değiştirme kartı olup olmadığını kontrol edersiniz.

Kayınvalidenizin sizin zevkinizi hala anlamamış olması canınızı sıkar ve gecenin ilerleyen saatlerinde bunu kendinize dert edersiniz.

Mutfakta başarılı olmamanıza karşın kek yaptınız...

Kimse yaptığım kek hakkında yorum yapmaz.

Gülümseyerek inatla insanların kekimi nasıl bulduklarını sorarım.

İkram etmeden önce keki denemek için yaptığımı mutlaka söylerim ve yanında pastaneden aldığım kurabiyeleri de koyarım.

Bir lokantaya giriyorsunuz ve yanınızdaki çiftin insanlara bakarak fısır fısır konuştuklarını fark ediyorsunuz...

Sinir olurum, başkaları hakkında böyle alenen konuşan insanlardan hiç hoşlanmam.

Bir şey düşünmem!

Çok şeker bir çift olduklarını ve birbirlerini yeni tanıyan heyecanlı aşıklar olduklarını düşünürüm.

Sabah koşu yaparken, sizden çok daha genç olan iş arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz ve o gülümseyerek sizi hızlıca geçiyor.

Kalan tüm gücünüzü toplar siz de onu geçersiniz.

Siz de ona nazikçe gülümsersiniz, sporda hızlı olması sizden daha formda ve daha ince olduğunu göstermez.

Temponuzu hiç bozmazsınız, yavaş olmak hiç sorun değilmiş gibi davranırsınız.

Girdiğiniz mağazada tatlı dilli bir tezgahtar size çok yüksek fiyatlı bir pantolonu satmaya uğraşıyor.

"Bir daha bu dünyaya ne zaman geleceğim" diye düşünür, pantolonu tereddüt etmeden alırsınız

Paranıza kıyamaz ve mağazadan çıkarsınız.

Tezgahtara tekrar düşüneceğinizi söyler, evinizin yolunu tutarsınız.

Patavatsızlık yapıp, birilerini kırdığınız oluyor mu?

Elbette çok sık oluyor.

Hayır asla kırmam çok dikkatli davranırım.

Nadiren olur ama bunu asla kasten yapmam.

İnsanlara iltifat etmeyi sever misiniz?

İltifat etmesini de almasını da çok severim.

Eğer gerçekten öyle düşünüyorsam söylerim, iltifat olsun diye değil.

Evet ara sıra iltifat ederim, herkes biraz övgü duymak ister.